Açıklama
Osmanlı toplum yapısının şekillenmesinde en önemli etkenin din ve tasavvuf olduğunu söylemek yanlış olmasa gerektir. Türklerin İslamiyet’i kabulü ve Anadolu coğrafyasına yerleşmeleri ile birlikte tasavvufî duyuş ve düşünüşün yaşandığı mekanlar olan tekke ve dergahlar, Anadolu’nun Türkleşme ve İslamlaşma sürecince son derece önemli bir rol ifa etmişlerdir. Toplumun her kademesinden insan hatta padişahlar bile mutasavvıfların, âriflerin, cemiyeti yönlendiren bu irfan kaynaklarının uzağında kalamamışlardır. Tekkelerdeki müspet hava, sûfîlerin “hâl”lerini ifade ederken kullandıkları dil, şiire, kelimelere metaforik anlamların yüklenmesinde etkili olmuştur. Bu bağlamda şairler ya bu tasavvufi akımın doğrudan içerisinde yer almış ya da tasavvufî terminolojiye hâkim olarak bunu şiirlerinde ustalıkla kullamışlardır.
XIII. ve XIV. yüzyıllarda oluşmaya başlayan klasik Türk şiiri XV. yüzyılda artık Türk dilinin inceliklerini daha iyi yansıtır hale gelmeye başlamıştır. Hâkânî Mehmet Bey’in yaşadığı XVI. yüzyıl ise en güzel örneklerin verildiği bir dönem olmuştur.DİLEK YILMAZ,9786258031515di̇lek yılmaz