Açıklama
Hiç şüphesiz ki hadîs ilminin ortaya çıkışı, varoluş nedeni ve amacı, öncelikle rivayetlerin sıhhatini ve Hz. Peygamber’e aidiyetini tespit edebilmektir. Her ne kadar çeşitli platformlarda eleştirilse de kabul ve redd açısından rivayetlerin ayrımının temelinde öncelikli isnad; isnadın temelinde ise ricâl tenkidinin bulunduğu tarihî bir vâkıadır. Ancak bu vâkıaya karşın ricâl tenkidinin ictihâdî olduğu, bilhassa bid’at ehlinin cerh ve ta’dilinde bunun yoğun bir şekilde hissedildiği de bir hakikattır. İslâm toplumunda siyasî, fikrî ve itikâdî ihtilaflara dayalı çeşitli fırkaların ortaya çıkması ve buna bağlı olarak hadis uydurma girişimleri neticesinde rivayetlerin kabulünde Ehl-i Sünnet –Ehl-i Bid’at ayrımı bir ilke olarak ortaya konulmuştur. Temelde ravînin ikincil kimliğine ve mezhebî düşüncesine dayanan bu kriter doğrultusunda bid’at ehline karşı muhalif bir tutum geliştirilmiş ve rivayetlerine ihtiyatla yaklaşılmıştır.
İşte bu çalışma, teorikte bid’at ehli hakkında verilen hükümlerin ve rivayetlerinin kabulüne dair belirlenen ilke ve şartların uygulama sahasına nasıl yansıdığı sorusuna cevap aramak adına ortaya çıkmıştır. Araştırmanın kurgusu ve metodu itibarıyla, bid’at ehli ravîler hakkında kullanılan ve ricâl tenkidinin dışavurumu olan tenkit lafızları esas alınmıştır. Bu eser, dar çerçevede salt bid’at ehline yönelik tenkit lafızlarının kullanılıp kullanılmadığını, genelde ise tenkit lafızlarından hareketle bid’at ehlinin cerh ve ta‘dilini tespit etmeyi amaçlamaktadır. Bu yönüyle hadiste sorunsal bir alan olan “bid’at ehli” üzerine yapılacak çalışmalara katkı sağlayacak niteliktedir. Ayrıca günümüzde Ehl-i Sünnet’in temsilî ve kapsamı üzerinden gerçekleşen mezhep tartışmalarının, başkalarını ötekileştirme veya tekfîr etmeye yönelik anlayışların hadis tarihindeki izlerini de okuyucuya yansıtacaktır.
9786059168830 Nevzat AYDIN nevzat aydın