Açıklama
Allah’a ve ahiret gününe inanmadığı halde başkalarını düşünen, onlara yardım eden, insanlar arasında haklara riayet eden vicdan ve adalet sahibi insanlar bulunabilir. Bunların tam karşılığı olarak, Allah’a inandığı halde kötü ahlaklı olan insanlar da olabilir. Konuyu daha açık hale getirecek bir iki örnek vermek gerekirse Müslüman olduğunu söyleyen insanlar da haksızlık yapabilmektedir.
Tarihte Müslüman idareciler arasında da zalim insanlar çıkabilmiştir. Ya da namaz kılıp oruç tuttuğu halde ticaretinde yalan söylemeyi/müşterisini aldatmayı meslek edinmiş kimseler de bulunabilmiştir/bulunabilmektedir. Bunların tek bir izahı vardır. O da şudur: Demek ki bu insanlar, kendilerini (duygu, düşünce ve ahlaklarını) vahyin rehberliğinde değiştirmeye yanaşmamaktadırlar. Her defasında sözü getirmeye çalıştığımız nokta budur. Bu, tezekki edememiş olmanın sonucudur. Bir demiri yumuşatmak ve ona şekil vermek için nasıl ki onu ateşe arz etmek gerekiyorsa mümin de şahsiyetini geliştirebilmek/nefsini tezkiye edebilmek/kendi kendine tezekki eylemini gerçekleştirebilmek için kendini vahye arz etmelidir. Bozuk olan davranışlarını mutlaka düzeltmelidir. Kısacası ahlaki niteliklerini vahyin prensiplerine göre yeniden oluşturmalıdır.
Tezekki etmişliğin sağlaması kolaydır. Bir insan hem “Müslümanım” diyor hem de sürekli yalan söyleyebiliyorsa bu insan tezekki edememiş (nefsini eğitememiş) demektir. Bir insan, hem “Müslümanım” diyor hem hırsızlık yapıyorsa bu kişi tezekki edememiş demektir. Bir insan hem “Ahirete inanıyorum” diyor hem de zina, kumar, aldatma, hileli üretim yapma veya haksız kazanç sağlama gibi dinin açıkça yasakladığı fiilleri bilerek yapıyor ve bunları sürdürüyorsa bu insan, ahiret inancını bir kez daha gözden geçirmelidir.
Tezekki dediğimiz kelimenin bu şekilde anlaşılması gerektiğini vurgulamamızın sebebi bunlardır. Sözü Hz. Peygamber’in hadisiyle bağlamak gerekirse o, Allah’ın kıyamet gününde üç (tip) insanla konuşmayacağını, onları tezkiye etmeyeceğini ve onlara bakmayacağını haber vermiştir. Bunlar; a) Zina eden ihtiyar, b) Yalan söyleyen (ve yönetimi altındakilere ihanet edip onları aldatan) melik (kral, yönetici) ve c) Kibirlenen fakirdir. Bu insanların ahirette kaybedenlerden olacağı uyarısında bulunmuştur. Bu konunun da zekât bölümlerinde geçmesi ve tezkiye kelimesiyle ilişkili olması kayda değer bir konudur.
ALİ BİNOL,9786258031065ali̇ bi̇nol